bir şekilde hissedildi. Ve dünya ekonomik krizinin baskısı altında
daha da derinleşti. Fransız 'Le monde' , ABD'de çıkan 'New york times'
gibi otoriteli büyük gazeteler dahi iflas eşiğine geldi. Bizde bazı
gazeteler ve dergiler piyasa dışında kaldı, diğerleri sahiplerini
değiştirdi. Ayakta kalmayı başaranlar, tirajlarını kısıtlama zorunda
kaldı, bu da öte yandan reklam verenlerin ilgisini azalttı.
'Sega' gazetesinden yorumcu Svetoslav Terziev basının gelir
yetersizliği ve masraflarını karşılayamaması kendisini zayıf kıldığı
ve bağımsızlığını zedelediğini yazdı. Yorumcuya göre yeni ekonomik
zorluklar medyaların kilo kilo satın almasını mümkün kıldı. Ve bu da
öte yandan çok sayıda gazete olduğu gibi elektronik medyayı da belirli
grupların elinde kalmasını sağlıyor.Özel medyalardaki tekelin
oluşturulması ifade özgürlüğünü tehdit ederken değişik görüş
açılarının da öne sürülmesini sınırlıyor. Bunu Bulgar gazeteciler
Birliği bir tartışma sırasında bildirdi. 'Fridrih Ebert' vakfından
Penço Hubçev bizde iki medya tekelinin gözlendiğini bildirirken
şunları izah etti:
'Birinci tekel iktidardakilerin faaliyetlerini diğer siyasi partilere
bakarak medyadaki yansımasını oluşturuyor. İkinci tekel basının
yayılması, satışlarında gözleniyor. Ve artık gazete sahiplerinin
oluşturduğu tekele de varılması gündemdedir. 'Market links' ajansının
ulusal çaptaki 7 günlük gazetesinde yaptığı araştırma sonuçlarına göre
2009 yılının sonlarından 2010 yılının Eylül ayına kadar Başbakan Boyko
Borisov'un ismi tam 6 625 kez kullanılmıştır, İçişleri Bakanı Tsvetan
Tsvetanov'un ismi yaklaşık 3000 kez ifade edilmektedir. Muhalefet
lideri Sergey Stanişev'in ismi ise sadece 1411 kez yer alıyor
haberlerde. Aynı zamanda gazetelerde çıkan yayınlarda Boyko Borisov
haberleri çoğunlukla olumlu, ya da tarafsız. Muhalefet hakkında
yazılar ise genelde olumsuz. Bizde bir medya grubunun Bulgaristan'da
gazete satışlarının yüzde 80'ninin sahibi olduğu bilinmektedir. Geçiş
döneminin başından bu yana ülkede siyasi süreçlerinin bu şekilde
taraflı yansıtılması görülmemişti. Ve medya bu açıdan topluma
borçludur.Artık medyanın dördüncü güç sıfatını kaybettiği konuşuluyor,
diyor Penço Hubçev.
Gazeteci Svetoslav Terziev, medyanın tekelleşmesinin bir çok devleti
etkileyen bir hastalığa dönüştüğünü söylüyor. İfade özgürlüğü ve
gazetecilerin hakları İtalya ve Fransa gibi ülkelerde dahi tehdit
altındadır. İtalya Başbakanı Silvio Berluskoni'nin medya imparatorluğu
mevcut, birkaç TV'ye el koymuştur ve reklam kurallarını
belirlemektedir. Fransa'da ise bir banka bölgesel basını kontrol
etmektedir ve ülkede elektronik medyaların üçte birinin sahibidir.
Bizde de bir banka medyanın satışlarını finanse etmektedir.
Tekellerin finanse edilmesi devletin menfaatinedir çünkü böylece medya
uslu ve yönlendirmek için çok uygun olur.Terziev şunları belirtiyor:
Medya tekeli bizde çok daha kaba ve direktir çünkü sadece medyayı
değil basın satışlarını, basından kazancı fethetmiştir. Bizde reklam
da tekel altındadır. O da çoktan beri uygulanmaktadır. Reklamdan elde
edilen gelirlerle medyalar kolayca yönlendirilebilir. İlk tekeli bizde
yıllar önce Alman WAZ medya grubu oluşturdu. Bir çok yoklama yapıldı
ama onlara karşı kurum ev yetkililer çok sabırlı davrandı.Bölgesel
yayınlara da el koyarak WAZ grubu bölgesel basını öldürdü. Ve sonunda
gördüler ki artık fazla kazanç sağlayamıyorlar ve ülkeyi terk ettiler.
İktidardakiler niye kapadı gözlerini? Çünkü iktidar ile medya tekeli
arasında bir anlaşma var. Ve bu toplumun çıkarlarını zedelemektedir.
Toplum iktidarı denetlemek için haberdar olmalı, bilgi sahibi
olmalıdır.'
Rumyana Tsvetkova
Turkçesi: Müjgan Baharova
BNR

0 yorum:
Yorum Gönder